Sosyal Sorumluluk Programları:

Şahsiyet Akademisi benimsediği Elmas Şahsiyet gelişim modelinde sosyal yönü insan gelişiminin temel kolonlarından biri olarak tanımlamakta ve bu alanı yıl içerisinde yaptığı pek çok sosyal sorumluluk ve sosyal hareketlilik programı ile takviye etmektedir. Sosyal sorumluluk programları; her birimizin toplumumuza, doğamıza ve diğer canlılara karşı vazifelerini yerine getirmeyi alışkanlık edindirmeyi hedeflemektedir. Sosyal hareketlilik programları ise inanç, değer ve kültürümüzdeki belli konularda hem kendi bilincimizi artırmayı hem de toplumumuza bu konularda hatırlatmayı hedeflemektedir.

Aşağıdaki başlıklar vasıtası ile bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk programlarımıza dair fikir sahibi olunabilir.

Sosyal sorumluluk programları:

Fidan dikimi: Dinimizde ve kültürümüzde ağaç dikimi ile ilgili birçok hadis, atasözü ve deyiş bulunmaktadır. Hadis-i şerifte Peygamberimiz tarafından şöyle buyurulmuştur: ‘Bir Müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan bir insan veya kurt-kuş yerse, bu o Müslüman için sadaka olur.’ İmam Buhârî (Hars 1, Edeb 27). Atalarımız ağaçların korunmasının önemini ‘Yaş kesen, baş keser’ atasözüyle ifade etmişlerdir. Kıyametin kopacağı an bile, eldeki fidanın dikilmesini tavsiye eden Peygamberimizin ümmeti olan bizlere, bu konuda üstümüze düşen vazifeyi tamamlamak yaraşır. Geçtiğimiz yıllarda Şahsiyet Akademisi’nde icra edilen en yaygın sosyal sorumluluk programlarından biri fidan dikimi olmuştur. Geçmiş programlara ilaveten her yıl fidan dikme sorumluluğumuzu sürdürmek için yeni fidan dikim alanlarına gidilmekte ve fidanlar can suyu eşliğinde toprakla buluşturulmaktadır.

Çöp toplama ve geri dönüşüm: Kuşkusuz doğamız, hiç olmadığı kadar kirlenmekte; plastik ve türevi atıklar tüm canlılar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Parçalanarak mikro plastiklere dönüşen bu atıklar, içtiğimiz suya, tükettiğimiz gıdalara, havaya ve toprağa karışmakta, tüm dünyayı zehirlemektedir. Bu bağlamda, çöp toplama ve geri dönüşüm programı; belirlenen alanlarda, büyük torbalar, eldivenler ve çubuklar kullanarak çevremizi temizlemeyi ve bu atıkları geri dönüşüm için derlemeyi amaçlayan bir sosyal sorumluluk programıdır. Bu etkinlik ile çevreye atılan çöplerin sonuçları konusunda farkındalığımız artarken, aynı zamanda “Karanlığa küfretme, bir mum da sen yak” düsturuyla hareket ederek çöp atanlara kızmak yerine atılan çöpleri toplayarak verilen bir zararı onarmayı öğrenmekteyiz.

İsraf bilinci: Günlük kullandığımız plastik bardak, tabak, çatal ve kaşıklardan kâğıt havlulara, kalorifer ve klima tüketiminden dökülen yemeklere kadar devasa bir israf çemberinin içinde yaşamaktayız. Muhakkak ki Allah israf edenleri sevmez ayetinde açıkça görülebilir ki; Allah, israftan ve israf edenden hoşnut olmaz. İsraf bilinci sosyal sorumluluk programında bilinçli ve sorgulayıcı bir yaklaşımla günlük hayatımızda neleri israf ettiğimiz ve nasıl kalıcı adımlarla bunları engelleyebileceğimiz üzerine düşünür ve pratik çözümler ortaya koyarız. Kâğıt havlular yerine evden havlu getirmek, günlük su tüketimi için plastik bardak yerine suluk kullanmak, giyimimize dikkat ederek kaloriferleri kısmak gibi adımlar atarız.

Kurban kesimi ve dağıtımı: Kurban yakınlaşma kökünden gelen bir sözcüktür. Kurban bayramlarının toplumumuzu yakınlaştırması ve dayanışmayı artırması için bayramlarda kurban kesim noktalarında türlü roller üstlenmek (kurbanlıkları tasnif, kesim, parçalama, kurban görevlilerine ve ziyaretçilere hizmet, kurban paylarını ayırma) ve kesilen etleri dağıtmak yıllardır Şahsiyet Akademisinin yaptığı en manalı sosyal sorumluluk projelerinden biri olarak devam etmektedir.

Kumanya paketleme ve dağıtımı: Her gün önümüzde yemek bulabilmek oldukça alıştığımız bir nimet olsa da ülkemizde ve dünyada pek çok aile bu imkana sahip değildir. Her yıl pek çok hafta sonunda katıldığımız kumanya paketleme ve kumanyalarla ihtiyaç sahibi aileleri ziyaret, onlarla muhabbet ve akşam yemeği yemek güzel bir sosyal sorumluluk programı olarak devam etmektedir. Bu program vesilesiyle nelere sahip olduğumuzun bilincinde olmak, şükrünü eda etmek ve gücümüz nispetinde paylaşmayı öğrenmeyi hedeflemekteyiz.

Kermesler: Kermesler birden fazla aşamada hazırlık ve çok yönlü beceri gerektiren, dayanışma kültürünü derinden hissettiğimiz sosyal sorumluluk programlarıdır. Mazlum halklar, acizler ve düşkünler, ihtiyaç sahipleri ve yetimler daha önce kermeslerimizin kurulma nedeninin başlıca motivasyonları olmuştur. Kermesler için kurumumuz, öğrencilerimiz ve aileleri sunulacak ürünleri planlar, iş bölümü ile hazırlar ve satış için lojistik hazırlıkları yaparlar. Duyurular ve davetler akabinde gelen misafirlerimiz ağırlanır, satışlar yapılır ve gelirler hesaplanarak gerekli kurum ve kuruluşlarca ve bazen de bizim ellerimizle ihtiyaç sahiplerine takdim edilir.

Hastane – darülaceze – yetimhane ziyaretleri: Efendimiz s.a.v. yetimleri koruyup kollamış, hastaları ziyaret etmiş ve bizlere de yaşlılarımıza bakmayı, yetimlerle ilgilenmeyi ve hastaları ziyaret etmemizi öğütlemiştir. Hayatta insanın muhtemel duraklarından biri olan hastaneler, darülacezeler ve yetimhaneler bir başına terkedilemeyeceği gibi düzenli ziyaretlerde bulunmak hassaten gençlere farklı bakış açıları kazandırmaktadır.

Canlıların hukuku: Çevremizdeki kuşlar, kediler ve diğer canlılar betonlaşan dünyamızda yardımımıza muhtaç hale gelmektedir. Bu noktada el maharetlerimizi ve sanatsal becerilerimizi konuşturarak kuş ve kedi evleri inşa eder, yiyecekler bırakır ve onların korunmasına yardımcı oluruz.

Kan verme: Kan bizlere bahşedilen nimetlerden birisi olup paylaşıldığında başka hayatları da kurtarabilmektedir. İki yılda bir yapılan kan verme etkinliği ile Kızılay’a kan verir, Allah’ın bizlere bahşettiği sağlık ve sıhhat için hamt eder ve hakkını vermeyi niyaz ederiz.

Eşya ve elbise toplama: Kullanılmayan eşyaları gün yüzüne çıkarma, geri dönüşüme destek olduğumuz ve israfa engel olduğumuz bir diğer sosyal sorumluluk programıdır. Elbise dolaplarımızı, raflarımızı ve evimizin köşelerini kurcaladığımızda kullandığımız kadar kullanmadığımız eşyamız olduğunu görürüz. Belki bizim yıllardır el sürmediğimiz bir eşya bir başka ihtiyaç sahibi için bir türlü alamadığı, aylardır sahip olmayı hayal ettiği bir şey olabilir. Bu nedenle birkaç yılda bir elbise ve kullanmadığımız sağlam eşyaları toplar, temizler, düzenler, savaş ve afet bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerine iletiriz.

Afet bölgeleri: Ülkemiz pek çok afete sahne olan bir coğrafyadadır. Depremler, yangınlar, seller, toprak kaymaları ve kıtlık hemen her yıl gündemimize gelmektedir. Bu olağanüstü haller için afet bölgelerine giderek eğitim destek faaliyetleri ve türlü insani yardım faaliyetleri yapmak kendi toplumumuza ve komşularımıza karşı bir görevimizdir. Afet durumlarında bölgelere bizzat intikal etmek ve uzmanlık alanlarımızda (yaygın eğitim, eğitim rehberliği, sosyal etkinlikler, tercümanlık, arama-kurtarma) hizmetleri sunmak bu sosyal sorumluluk programının bir parçasıdır.

Komşu ziyaretleri: Hem dinimiz hem de kültürümüz komşuluk hakkına dair pek çok söz söylemiştir. Efendimiz bu konuda şöyle buyurur: “Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onu mirasçı kılacak sandım.” (Müslim, Birr ve Sıla, 42) “Komşusu açlıktan kıvranırken, tok yatan kimse iman etmiş olamaz.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, îmân ve Rü’yâ, 6). Komşu komşunun külüne muhtaçtır sözünü herkes bilir. Komşuluk ilişkilerinin ciddi anlamda zedelendiği dünyamızda komşularımızla iyi ilişkiler kurmak, güzel geçinmek, ihtiyaç anında ve mutluluklarında yanlarında olmak vazifemizdir. Bu sebeplerle komşu ziyaretleri gerçekleştirir ve komşularımızla güzel ilişkilerimizi sürdürürüz.

Gazi ve şehit aileleri ziyaretleri: Gazi ve şehidi eksik olmayan topraklarda yaşamaktayız. Gönül coğrafyamızın ve kardeş halklarımızın da şehitleri ve gazileri ilgi odağımızdadır. Bizim için, şehit ve gazi ailelerine destek olmak, onların dertlerine ortak olmak büyük bir sorumluluktur ve aynı zamanda büyük bir lütuf ve mağfiret vesilesidir. Bu bilinçle, onların yanında olmak, hanelerini ziyaret etmek, çocuklarını madden ve manen eğitim yoluyla desteklemek için türlü sorumluluklar alır ve etkinlikler yaparız.

Mazlum halklar: Mazlum halklarla ilgilenmek ve el uzatabilmek yüzyıllardır atalarımıza ve bizlere nasip olmuştur. Osmanlıda “Ya Valiyete Külli Mazlum!” Topkapı Sarayı’nın girişinde yazılı olan ve Osmanlı’yı Âli yapan en güzel cümledir. “Tüm mazlumların sığınağı” adıyla kullanılan bu ifade atalarımızın mazlum halklara bakışını net bir şekilde ifade etmektedir. Asırlardır mazlumların sığınak gördüğü milletimizin fertleri olarak bizler de mazlum halklar sosyal sorumluluk programlarında misafirlerimizi ülkemizde ağırlamak, yurtdışında kuyu açmaktan okul kurmaya kadar çeşitli projeler yaparız.

 

 

 

 

Paylaş
× Bize Yazın!